10 Mayıs 2013 Cuma | By: atakan

DEĞERSİZLEŞTİRME SANATI



                              KALICI KARARLAR VERMEK

Hayatı değersiz kılan etkenler nelerdir düşündün mü hiç yada düşünmek için kendine bir etken oluşturdun mu?  İnsanlar korkularından ötürü bu tür soruları kendilerine sormaya cesaret edemezler. Bırak sormayı düşünmezler bile hatta düşünceler aklına geldiği zaman beyni sanayi makinesi gibi çalışmaya başlayarak farklı düşünceleri gün yüzüne getirir. İnsanlar belirli bir döneme kadar hayatı sorgulama gereği duymaksızın sadece mutluluk eşiğiyle yaşarlar. Ergenlik dönemi denen çağa girdikten sonra fiziksel değişimlerin yanına ruhani değişimlerde söz konusu oluyor. Değişim gerçekleşmeye başladıktan sonra sorgulama başlıyor. Hayatın zevklerine karşı oluşan ilgi stres ve hırsı beraberinde getiriyor. Öğrenim hayatını seçenler, çalışma hayatına girmek isteyenler ve hiç bir şey yapmayarak gününü gün etmeye çalışanlar sıralamalarda yerini alıyor. İnsanoğlu kendini geliştirerek dünyayı algılamaya öğrenmeye çalışır. Ancak ölüm denen merak uyandıran unsur her zaman gizli olarak insanların içinde bile düşünmek istemeyecekleri duygu seline sokan etkende var. Eğlence, mutluluk, hüzün gibi duygular yaşam sürecinde farklı zamanlarda karşımıza çıkan hissedilen hisler. Hayat kişilere bahşedilen süre içerisinde yaşanılan bir dönence. Peki ya yaşamdan sonrası? Dünya üzerinde yaşayan 5 milyara yakın insan var tabi bundan önce yaşayanlarda. Kısa bir araştırmadan sonra dünyanın 4.5 milyar yaşında olduğu anlaşılıyor. Bu zaman içerisinde milyarlarca insan yer yüzünde yaşamışlar belirli bir düzen içerisinde ekolojik denge oluşturmuşlardır.  Yaşadılar ve öldüler bundan sonrası da böyle olacak yaşayacaklar ve ölecekler. İlk insandan itibaren inanç dünyası içerisinde bir denge oluşturulmuştur.
Yaradan var elçileri aracılığıyla insanlığa neden yaratıldıkları dünyaya neden gönderildikleri ve nasıl yaşaması gerektikleri anlatılmıştır. Bu konulara inananların yanında inanmayan kesimde tarihin her döneminde karşılaşılan bir durum olmuştur. Ancak karşı çıkılmamış insanları düşünsel olarak özgür hale bırakmışlar ona göre yaşanması sağlanmıştır. Zaten yaradan da insanlar üzerinde baskı yapılmayacağını inanç özgürlüğünün kişinin vereceği kararla olacağını hesabı soracak olanın yalnızca kendisi olacağını belirtmiştir. Hesap zamanı bireysel olarak öldüğü zaman toplu olarak kıyamet zamanı geldiğinde mahşerde sorulacağı üzerine anlatılmıştır. Peki neden belirli bir kitle inanırken belirli bir kısmı inanmaz. Kişileri bu şekilde farklı düşüncelere iten sebepler nelerdir. Geliştiği çevrenin üzerinde düşünsel dünyasında etkisi ne kadardır.  Peki birey kendi başına düşünüp hakikat denilen gerçekliği bulamaz mı. Hakikat dediğimiz gerçeklik kime ve neye göre?

0 yorum:

Yorum Gönder